gece, kablo ve eski dostlar

geçen akşam işten eve gelirken çocukluk anımı hatırladım. aslında öyle bir anım olduğundan pek emin değildim. galiba sokakta bi yerde ampul bulmuştum. öle 100 watt halojen falan deilde hani 1,5 voltla çalışan hap gibi ufacıklar vardı. onlardan. benim gibi mahalle çocuklarından biri onun bi yeri vardı orasını pile değdirince yanar dedi. ben muhtemelen okumayı falan yazmayı böle yeni sökmüştüm ve matematik fizik gibi derslerden pek haberim yoktu. o sanrırım benden bi iki sınıf büyüktü ve de bi bildiği olmayıdı.

hemen eve koştummu hatırlamıyorum o kısmını. ama odamın (odamın dediğime bakmayın ablam la benim odamdı) kapsının eşiğinde yerde ampulül kıçıı pilin sağına soluna değdirerek yakmaya çalıştığımı hatırlıyorum. gücüne bakınca kalem pille pek de bi farkı olmayan ama ağırlık açısından böle yarım kilo falan çeken piller vardı. onun artı kutbuna değdirince yanması gerekiodu. olmadı. herhalde 73, o kadar değilse bile 67 - 68 farklı kombinasyonda ampulü pile değdirdim. olmadı. annem dededi ki baban gelince yapar onu. zira ağlıycaktım heralde gerizekalıyım diye. değdirmek ne kadar zor olabilirdiki.

babam gelince ben dur şimdi onu yakarım deyip içeri gitti. benim gün boyu düşünüp yapamadığım şeye çzözüm bulmak için tuvalete gitti sandım. ama o elinde bi karış boyunda halk arasında kablo olarak tabir edilen şeyden alıp geldi.kablo pil ampul üçgeni oluşunca yandı tabiiki. ampülün yandığı kısım da anılarımda mevcut ama sonrası olarak pek bişey hatırlamıyorum. sanırım yakabildikten sonra heyecanı kalmadı.

kablolar ile ilişkim elbetteki zaman içersinde değişti. mesela o kuponla telefonla bişiğle istenen deney setim oldu. radyo yapılıodu güya ama yalandı o. o hiç çalışmadı. onda gösterilen şekilde kabloları bağlayabiliyor, çeşitli elktronik devreler oluşturabiliyordum. mesela biri odama girince alarm çalıodu. onlarda fişten çekiolardı aleti. susuyordu. simge güvenliğin sistemi gibi deildi tabi. kimse beni cepten bi yerden arayıp odanıza giriolar demiyordu.

zamanla kablolar üzerindeki kontrolum arttı. mesela bilgisayarımın kabloları. tabi onları kazara bile olsa yanlış yere bağlama ihtimali yok. tek sorunu klavye ve mouseta yaşardım. yuvalar aynı renkler farklı. bi de yanlış bağlayınca ses çıkmazdı. ama onlar üzerindeki egemenliğimin kanıtı tabiki bu değildi. onlar şu an bile güzelce bağlı. böle bantla falan sarıorum. hani dağınık durmuolar. hepsi istediğim yerde.

ama son zamanda işler değişti. sanıyorum yaşlanıyorum. o yüzden. mesela kulaklığımın kabosu sürekli sandalyenin tekerlerine dolanıo takılıo falan. hala ona çözüm bulamadım. niye oluo anlam bile veremiorum. asıl sorun ise telefonun veri aktarma kablosu gibi bişiğ var. telefona takıosunuz bilgisayara takıosunuz sonra telefon şarj da oluo galiba ama asıl içine dosya gönderip alabiliyorusunz falan. tipine bakınca bakınca öle ampülü yakan kablodan pek de öle farklı bişe deil. iş görüo sorun orda deil. ancak böle ard arda 4-5 sefer oldu galiba. işe gidiyorum ve çantaya bakıorum ancak yanımda deil. sabah uyanıp ona bakıp bugün benle gelceksin dediğimi hatırlıorum. hatta imaj gayet net. o böle bilgisayar kasasında bi yere takılı pıtır pıtır aşağı doğru süzülüo. ama benle gelmeye karşı. bana zor anlar yaşatıyor.

bilmiyorum sorun ne. çözecem inşalla. ama hala neden yolda aklıma öyle bişiğ geldi anlam vermiş deilim. aslında abuk subuk zamanlarda aklıma abuk subuk bişiğin gelmesine alışkın olan biriyim. ama bu oldukça radikal deneyimlerden biriydi. öyle.