diyarbakır, faysal ve deftones

Şartlar her ne kadar bizi oldukça zorlasa da gitmeyi başardık diyar-ı bekir’e. Memleket bize günler haftalar aylar hatta yıllarca anlatılan şekline hem benziyor hem de benzemiyordu. Benzeyen tarafı sıcak olmasıydı. Gayet sıcak. Fevkalade.

O kısmını atlatmak kolay oldu. Zira yapcak bişe yoktu gelene geç demekten başka. Diğer bir husus bizim mahalle hiç de öle içeri gireni keser atar tarzda bi yer deildi. Ama değişikti. Genel olarak da pek anlatıldığı gibi deildi.

Zaten misavirperver insandır Anadolu insanı. Bunlar da öyleydi. Sıcaktan bayılmaya verdiğimiz savaşa karşı bize soğuk su vererek dertsek oluyorlardı. Fark etmemiz geç oldu tabe onların kuyu suyu olduğunu. Sadece bunu suçlamak olmaz tabe. Hani sıcağı var yemeği var.

Diyarbakırın en sevdiğim yanı faysal abi. Değişik bir insan. Berber. Ama aslında gurme. Ya da tam tersi. Uzaylı hatta fbi ajanı bile olabilir. Açlıktan yemek yer aramak için yanaştık ilk olarak. Lezzet için bi yeri ağız tadı için bi yeri önerdi. Haklıydı da. Aç gibi yedik. Salata sorduğumuz gün ise neden alış veriş merkezlerindeki yereri denemediğimizi sordu. Denedik. Salata yemedik ama kebabın adresini bilen insan size gözü kapalı burger king bulabiliyordu.

Bir öğlen bu memlekette han yokmu hamam yokmu derken meğerse Mardin varmış. Kuş uçuşu 1 saat. 1.3 fiat punto da aynı sürede gidio. Tek önemli mesele 140la falan giderken geri vitese takmamak. Ben taktım. İki kere. Neyseki motor sesi değişiodu da fark ediliodu.

Giderken yolda geyik yapıoduk ne yesek diye. Berberi arasak yer sorsak falan. Tabi o sıra patron telefonunu almamıştı adamın. Ama ertesi gün faysal lafı yapıştırdı. Keşke sorsaydınız diye. Adam ilginç şekilde çevredeki heryerde yemek yemiş. En son bize alkol alabilceimiz bi yer bile tarif etti. Oraya da önceki Pazar gitmiş. Sevmiş orayı.

Son zamanlarda ben pek bi keyifsizdim ama. Sular yemekler bişiğler dokunmuştu işte. Kusarmıyım diye düşünürken bakkaldan poşet bile istemişim. Patron kızdı beni eve yolladı. Ev dediğim ise misafirhane. Neyse. Keyifsizliğime ise deftones un Diyarbakır parkormanında konser vercek olması derman oldu. Tabi emel bu espriden bişiğ anlamadı. Çünkü o sanattan da anlamıyor. Parkormanı’nın konser vermek için güzel bi yer olduğunu düşünüyordu. Bense bütün gün ‘deftones Diyarbakır parkormanında’ diyip güldüm kendi kendime. Uğur da bana eşlik etti.

Kesin başka bişiğler daha oldu. Uğur yanıbaşımda yarı çıplak hatta %95 çıplak uydu. Fenaydı. Öyle şeyler. Mesela bi de Serkan mıydı neydi o denyo da ne mal olduğunu gösterdi. Tamam içecez senle Serkan ama olmuyor böyle şeyler. Neyse.